Varis

Miyom

Genital
Varis

Varikosel


Guatr

Girişimsel radyoloji, radyolojinin alt dalı olup, son 20 yıldır tanı ve tedavide artarak ilgi gören ve yaygınlaşan potansiyel bilim dalıdır.

Girişimsel radyoloji, görüntüleme yöntemlerini (sıklıkla ultrasonografi, gerektiğinde anjiografi, BT veya MR) kullanarak, cilt üzerinden(perkutan) veya damar içerisinden(endovasküler) tanı amaçlı örnekleme(biyopsi) ve ameliyatsız tedavi işlemlerini uygulayan branştır.

Girişimsel radyolojinin günümüz uygulamaları her geçen gün artmaktadır. En sık kullanılan girişimsel radyoloji uygulamaları:

Damar dışı girişimler: Görüntüleme eşliğinde biyopsi işlemleri, idrar ve safra yolları girişimleri, kist ve abse dranaj işlemleri ile kanser tedavisinde cilt üzerinden(perkutan) tümör ablasyon işlemleri.

Atardamar içi tedaviler: Tanısal amaçlı anjiografiler, balon ve stent uygulamaları, aort anevrizma tedavisi, beyin ve omurilikte anevrizma ve arterio-venöz malformasyon tedavileri, kanser tedavilerinde kemo/radyoembolizasyon işlemleri, miyom embolizasyonu.

Toplardamar girişimleri: Tanısal venogafi işlemleri, ameliyatsız varis tedavisi, varikosel tedavisi, pıhtı eritici tedaviler….

Biyopsi uygulamaları; girişimsel radyolojide genelde US rehberliğinde, perkutan yolla lokal anestezi altında gerçekleştirilmektedir, hastanın ağrı duymaması sağlandığı gibi bunu için genel veya sedasyon anestezi ihtiyacını ortadan kaldırmaktadır. Tiroid biyopsisi, meme, karaciğer, böbrek ve prostat biyopsileri en sık uygulanan biyopsilerdir.

Lazerle varis tedavisi; girişimsel radyologların damar içi lazer uygulamaları ile başlayan süreçte, hızla klasik varis ameliyat prosedürünün yerini alan bir tedavi haline gelmiştir. Ameliyatsız varis tedavisinin ana prensibi, varise sebep olan kaynak damarın tespit edilerek devre dışı bırakılmasıdır, bu da varisi kökten tedavi etmek demektir. Bu nedenle klasik ameliyata oranla tekrarlama riski çok daha düşüktür. Gelişen teknoloji ile birlikte güncel ameliyatsız varis tedavisinde lazer uygulamalarında yeni yöntemler gelişmekle birlikte, radyofrekans, buhar, mekanikokimyasal uygulamalar gibi alternatif uygulamalar da mevcuttur. Bu tedavi hastanede kalış veya yatak istirahati gerektirmez, hasta ertesi gün itibariyle günlük işlerine dönebilir.

Ameliyatsız guatr tedavisi; guatra sebep olan tiroid nodülüne özel bir iğne yerleştirilerek radyofrekans uygulaması ile nodülün yerinde harap edilmesi ve küçültülmesi işlemidir. Bu yöntem de perkutan yolla lokal anestezi altında uygulanmaktadır, 20-30 dakikalık işlem süresi sonunda hasta aynı gün günlük işlerine geri dönmektedir. Bu tedavi sadece iyi huylu olduğu biyopsi ile kanıtlanmış nodüllerde nodül boyutunu küçültmek veya anormal fonksiyonu ortadan kaldırmak üzere yapılır.

Ameliyatsız miyom tedavisi; embolizasyon yöntemiyle miyomları besleyen damarlar içerisine mikron kalınlığında partiküller verilerek damar kapatılır, beslenmesi kesilen miyomlar yerinde harap olarak hızlı bir şekilde küçülürler. Bu tedavi özellikle aşırı kanama ve kansızlık şikayeti bulunan, çok sayıda miyomu olup rahminin alınmasını istemeyen hastalarda uygulanabilir bir tedavidir, sonuçlarıoldukça yüz güldürücüdür. Avrupa ve Amerikada yıllardır uygulanan, güvenilirlik ve etkinliği kanıtlanmış bir tedavidir.

Ameliyatsız varikosel tedavisi; cerrahi istemeyen veya cerrahi tedavi olup tekrar eden varikosel oluşan hastalarda embolizasyon tedavisi uygulanabilir. Bu tedavinin prensibi, lokal anestezi altında koltukaltı veya kasık toplardamarı üzerinden varikosele neden olan kaynak damara ulaşılarak bu damarın kapatılmasıdır. 40-45 dakikalık bir tedavi olup, işlem bitiminde kısa bir gözlem süresi sonunda hasta aynı gün taburcu edilir ve günlük işlerine geri döner.